بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

وَكَانُواْ يَقُولُونَ أَئِذَا مِتۡنَا وَكُنَّا تُرَابٗا وَعِظَٰمًا أَءِنَّا لَمَبۡعُوثُونَ ٤٧

«Ölüp toprak ve kemik yığını olduktan sonra, biz yeniden mi diriltileceğiz?

– Seyyid Kutub

أَوَءَابَآؤُنَا ٱلۡأَوَّلُونَ ٤٨

Eski atalarımız da mı?» diyorlardı.

– Seyyid Kutub

قُلۡ إِنَّ ٱلۡأَوَّلِينَ وَٱلۡأٓخِرِينَ ٤٩

De ki: «Öncekiler de, sonrakiler de.»

– Seyyid Kutub

لَمَجۡمُوعُونَ إِلَىٰ مِيقَٰتِ يَوۡمٖ مَّعۡلُومٖ ٥٠

Belirlenmiş bir günün randevusunda bir araya getirileceklerdir.

– Seyyid Kutub

ثُمَّ إِنَّكُمۡ أَيُّهَا ٱلضَّآلُّونَ ٱلۡمُكَذِّبُونَ ٥١

Sonra siz, ey sapık yalanlayıcılar,

– Seyyid Kutub

لَأٓكِلُونَ مِن شَجَرٖ مِّن زَقُّومٖ ٥٢

Size kesinlikle Zakkum ağacının meyvası yedirilecektir.

– Seyyid Kutub

فَمَالِـُٔونَ مِنۡهَا ٱلۡبُطُونَ ٥٣

Onunla karınlarınız doldurulacaktır.

– Seyyid Kutub

فَشَٰرِبُونَ عَلَيۡهِ مِنَ ٱلۡحَمِيمِ ٥٤

Üzerine de kaynar su içeceksiniz.

– Seyyid Kutub

فَشَٰرِبُونَ شُرۡبَ ٱلۡهِيمِ ٥٥

Onu, içtikçe susayan develer gibi içeceksiniz.

– Seyyid Kutub

هَٰذَا نُزُلُهُمۡ يَوۡمَ ٱلدِّينِ ٥٦

Onlar hesap günü işte böyle ağırlanacaklardır.

– Seyyid Kutub

نَحۡنُ خَلَقۡنَٰكُمۡ فَلَوۡلَا تُصَدِّقُونَ ٥٧

Sizleri yaratan biziz, bunu onaylasanıza.

– Seyyid Kutub

AYARLAR
Okuyucu